Hisarönü’nden Marmaris’e Seyir Defteri

Bir önceki yazımda tekne turumuzla ilgili pratik bilgileri verdikten sonra şimdi rahatça Selimiye ve Bozburun’u da içeren tekne gezimizi anlatmaya başlayabilirim sanırım.

bozburun1

1. Gün

Daha öncede bahsettiğim gibi teknemize Turgutköy’de kavuştuk, biraz erken geldiğimiz için ve henüz market alışverişlerimiz tekneye yerleşmediği için hemen teknemizin yanaştığı iskelenin başındaki ufak restoranda öğle yemeğimizi yedik. Bizim için daha pratik olamazdı, güzel gölgelikli bahçesi olması da süper oldu. Okumaya devam et

Tekne Turumuzla İlgili Pratik Bilgiler

Bir yıl ara verdikten sonra bu yaz tekrar vazgeçemediğimiz tekne tatiline geri döndük, tabii her zamanki gibi çoluk-çocuk. Bu sefer toplam 5 çocuklu 4 aileydik ve yola Selimiye’ye komşu minicik Turgut Köy’den başlayıp, turumuzu Marmaris’de sonlandırdık. IMG_4961 (1) Aslında kiraladığımız tekne Marmaris çıkışlı bir tekneydi ama kaptan için de uygun olunca Turgutköy’den binmemizi kabul ettiler, dönüşte de biz yine Marmaris’e dönmek istemedik ama bizden sonraki tur sahipleri kabul etmeyince mecburen Marmaris’e döndük. Okumaya devam et

Süprizlerle Dolu Kapadokya – 2. Bölüm

uchisarda

Bir önceki yazımda kolaylık olması açısından Kapadokya’da gezdiğimiz yerleri gezme sıramıza göre anlatmaya başlamıştım. İlk iki gün gittiğimiz yerler, gezi rotamız ve otelimiz için buraya tıklayabilirsiniz. Gelelim son gün otelden ayrıldıktan sonra yaptıklarımıza… Okumaya devam et

Süprizlerle Dolu Kapadokya – 1. Bölüm

Doğrusu anlatmaya nereden başlayacağımı bilemiyorum, o kadar güzel ve çok yer gördük ki! Ama Kapadokya kesinlikle kaya evler ve peribacalarından ibaret değil!

aciksaray2

Gezi ve Ulaşım Rotamız

En iyisi rotamızı anlatarak başlayayım, çünkü Ankara ve İstanbul’dan araba ile gelecek olanlar için daha organize bir tur programı olmuş oluyor: Ankara’dan sonra Kapadokya’ya ulaşım için 2 ana rota alternatifi var. Biri Kırıkkale-Kırşehir üzerinden, diğeri de Tuz Gölü-Aksaray üzerinden… Okumaya devam et

Yeşile Özlem Duyanlar için Biçilmiş Kaftan: Sapanca

Arkadaşlarla gezmenin keyfi ayrı, çekirdek aile olarak gezmeninki ayrı… Biz böyle ara sıra Bir Küçük Gezgin’i de alıp, birlikte bol bol vakit geçirebileceğimiz küçük kaçamaklar yapmayı da çok seviyoruz!

Yine kuzumuzu alıp nereye gidelim diye düşünürken 23 Nisan tatilinden de faydalanıp Sapanca’yı keşfetmeye karar verdik. İstanbul’luların kahvaltı için bile gittikleri bir yer ama biz ikimiz (aslında üçümüz) de daha önce görmemiştik. Okumaya devam et

Bir Masal Kahramanı: Neuschwanstein Şatosu

Hani çeşitli yerlerde “ölmeden önce görülmesi gereken yerler” listeleri hazırlıyorlar ya, işte Neuschwanstein Şatosu, o listelerin bir çoğunda olan bir yer. Disney’in amblemi için bu şatodan esinlenildiği söyleniyor.

castle2

castle5
Yurtdışına kayağa gittiğimiz zaman etrafta görecek bir yer var mı diye ayrıntılı araştırma yaptığımdan bahsetmiştim daha önce. Bu seneki kayak destinasyonumuz Sölden’di (yazısı burada) ve bir baktım hemen hemen yolumuzun üzerinde (yani Munich havaaalanı ile Sölden arasındaki yol), bu muhteşem şato var! Hemen planlar gözden geçirildi, tüm ekibin onayı alındı ve dönüşte Neuschwanstein’ı gezme organizasyonu yapıldı. Uçağımızın Munich’den akşam kalkıyor olması da çok işimize yaradı, zaten atıl geçecek son günümüzü çok güzel bir şekilde değerlendirmiş olduk. Okumaya devam et

48 Saatte Işıltılı Barselona (2. Bölüm)

Plaza Catalunya

Bu yazımda 48 saatte tam olarak hangi rotayı izleyerek nereleri gezdiğimiz anlatmak istiyorum ki, siz de giderseniz bizim gibi dolu dolu bir seyahat geçirin.

Önceki yazımda Barselona gezimiz ile ilgili genel bilgiler verirken kalacağımız yere cumartesi öğlen 12’de vardığımızı söylemiştim. Valizlerimizi bırakıp hızlıca kendimizi sokağa attık ve ilk hedefimiz olan La Boqueria‘nın yolunu tuttuk.
Okumaya devam et

48 Saatte Işıltılı Barselona Gezisi (1. Bölüm)

Avrupa şehirleri Aralık ayının başından itibaren Noel ve Yılbaşı için hazırlanmaya, bir gelin gibi süslenmeye başlıyor. Noel öncesi, düşük sezon da olduğu için çok uygun uçak biletleri bulunabiliyor. Benim zaten sık sık nereye ne kadara uçabiliriz diye kontrol etme huyum olduğu için, geçtiğimiz hafta sonu Barselona’ya çok uygun bilet bulunca, Noel/Yılbaşı havası almak amacıyla hemen ufak bir kaçamak planladık. Zaten bize gezmek için her şey bahane :)

Işıltılı Barselona
Okumaya devam et

Rodos’un Restoranları (3. Bölüm)

Yunanlar’ın yemek kültürü bize çok benziyor. Rodos için de aynı durum söz konusu ama ada olmasına da bağlı olarak Rodos’da restoranlar deniz ürünleri ağırlıklı. Eğer deniz ürünleriyle aranız iyi değilse aç kalmazsınız ama Ada’nın pek de tadını çıkaramazsınız bence…

Meze ve yemeklerin hazırlanma ve pişirme şekli de bize çok benziyor ama tabii tamamen aynı değil. Örneğin kalamar dolmayı, kalamar tavadan daha çok tercih ediyorlar. Ahtapotu da güneşte kurutuyorlar.

Genelde restoranların menüleri de birbirine çok benziyor. Kalamar dolmanın içi de gittiğimiz tüm restoranlarda aynıydı: peynir, biber ve baharatlar… Farklı yapan yerler varmış ama bize denk gelmedi.

Kalamar Dolma

Okumaya devam et

Rodos’un Koyları (2. Bölüm)

Hem gitmeden önce internette yaptığım araştırmalara hem de arkadaşlarımın söylediklerine göre Rodos’un güzel koyları doğu kıyısında bulunuyor. Bu tarafta denizde neredeyse dalga hiç olmuyor ve çok temiz. Sonuç olarak biz de Rodos’da kaldığımız dokuz gün boyunca bu taraftaki koyları gezdik ve çok beğendik. Herkese hitap edecek yerler vardı. Kayalık, kumluk, derin, sığ.. Ama hepsi bakir, hepsi güzel… Zaten Rodos’da sadece tarihi dokuyu korumamışlar, doğayı ve yalın yaşam tarzını da korumuşlar.

anthonyquinn
Okumaya devam et