Kıbrıs Günlükleri

Taşınma Süreci – 2 Mart 2016

Şu an Kıbrıs’a taşınma kararı aldığımızı anlattığım yazının üzerinden tam 3 ay geçtiğine gerçekten inanamıyorum! Aralık ayında babamızı Kıbrıs’a göndermemizin dışında aslında Bir Küçük Gezgin’le rutin hayatımıza devam ettik. Sadece bir kez Kıbrıs’da aldığımız evin tadilatıyla ilgili görüşme yapmak için Kıbrıs’a geldim. Bir de uzaktan da olsa tadilatla ilgili birçok firma ile telefonda görüşerek fiyat teklifleri topladım. Örneğin mutfağın planını çizerek araştırmamı tamamladım, böylece sipariş verebilecek hale getirdim. Aralık ayını daha sakin geçirmemizin nedeni daha önceki yazımda anlattığım ev satın alma iznini ve noel tatiline giden İngiliz emlakçıyı beklememizdi. Özellikle Girne’de çok fazla yabancı ve özellikle İngiliz yaşıyor. Aldığımız evin sahibi de emlakçısı da İngiliz’di örneğin. Çoğu komşumuz da öyle!

Çılgın günler yılbaşının hemen ertesinde başladı. Planım tapuyu alır almaz, hemen, en uzun sürede teslim edilecek mutfağın siparişini vermek ve tadilatı yapacak inşaat firmasını işe başlatmaktı. Gerçekten de mutfak siparişini verdim ama inşaat firması ile anlaşmamız yaklaşık bir on gün daha sürdü. Ama sonuçta anlaştığımız firmadan çok memnun kaldık ve herşeyin yavaş işlediği bu adada zamanında teslim edebilmek için çok çabaladılar. EğeR ihtiyacınız olursa iletişim bilgilerini verebilriim.

Daha sonraki  günler ise inanılmaz yorucu, heyecanlı ve koşturmacalı geçti! Sürekli çıkan problemler, fiyat araştırmaları, ustalarla uğraşmakla geçti ve inanır mısınız hala da tam olarak bitmedi! İlgilenilmesi gereken herhalde 100 tane filan ayrıntı vardı ve bu kadar olması gerçekten çok şaşırtıcı geldi bana. Herkese herşeyi sorar haldeydim, o ayrı komik bir durumdu. (Aslında hala öyleyim sadece konular değişiyor, kuaför, perdeci, vs gibi)

Tabii okul yüzünden sömestr’e kadar daha çok uzaktan yönetebildim süreci, tatilde ise Bir Küçük Gezgin ile soğukta inşaatta! Özellikle Bir Küçük Gezgin’in sömestr tatilini iki hafta boyunca, hiç arkadaşı olmadan, genelde benimle birlikte ordan oraya koşturarak ve yorgunluktan bitap düşürerek geçirmeye katlanabilmesi gerçekten takdir edilecek bir durumdu.

Okul konusundan bahsetmişken, sömestr tatili başlar başlamaz geldiğimizde Bir Küçük Gezgin yeni okulu olan English School of Kyrenia’da bir yarım gün geçirdi. Aslında çocuğu kabul edip etmeyeceklerine de bu değerlendirme sonucunda karar veriyorlardı. Neyse ki bizimki okulu, onlar da bizimkini sevdiler. İlk günden arkadaşlarıyla kaynaşarak eve dönmesi bizim içimizi rahatlattı. Taşındıktan sonra da çok kolay adapte oldu. Bizi en çok düşüren konu tabii ki dil konusuydu. İngiliz Okulu’na göndermeye karar verdiğimiz Kasım ayından itibaren İngiliz bir öğretmenden haftada iki kez konuşma dersi aldırdık. Sonuçta TED’de de anaokulundan beri İngilizce öğreniyordu ama hiç biri hayatını İngilizce konuşarak idame etmek için yeterli değildi. Şu anda ise idare ediyor. Çok hızlı ilerliyor. Sınıfında aynı düzeyde olan başka çocuklar da var, tabii ana dili gibi konuşanlar da! Öğretmeni de İngiliz. Sonuçta bizim için önemli olan mutlu olması. Okulda başka Türk çocukların da olması ve tenefüslerde Türkçe oyun oynaması işimizi kolaylaştırıyor doğrusu…

Taşınma konusuna dönersek… Türkiye’deki sömestr tatilimizle yeni okulun tatili ard arda geldiği için yarı yıl tatili bizim için üç hafta gibi oldu ve bu da taşınmamız için bize biraz daha fazla zaman tanımış oldu. Kıbrıs’daki evin tadilatı belli bir seviyeye gelince Türkiye’ye dönüp oradaki eşyaları toparlama işi başladı. Tabii bu arada yorgunluktan grip olduk. Eşyaların bir kısmını sattık ama büyük bir kısmını da nakliye firması ile Kıbrıs’a taşıdık. Yurtdışına nakliyenin de ne kadar masraflı birşey olduğunu öğrenmiş olduk. Şehir içinde alıştığımız gibi evden eve nakliyat yapan firma çok az, fiyat da ona göre oluyor tabii…

Bu deli koşturmacanın içinde ayrılık sendromuna da girecek fazla halimiz ve vaktimiz olmadı doğrusu. Taaaa ki veda günü gelinceye dek! 11 Şubatta eşyalarımızı kamyona yükledikten sonra 12 Şubatta göz yaşlarımıza hakim olamayarak arkadaş ve ailelerimizle vedalaştık ve kedimizi de yanımıza alarak Kıbrıs’a göç ettik. Bir Küçük Gezgin hemen ertesi gün okula başladı. Biz de evi taşınabilir hale getirmek için çabalamaya devam ettik. Ancak ilk haftanın sonunda evde kalmaya başlayabildik. Ev hazır oluncaya dek Yakın Doğu Üniversitesi’nin misafirhanesi bizim için kurtarıcı oldu. Misafirhane olmadığı zamanlarda da Acapulco Otel’de kalmayı tercih ettik.

Kıbrıs’da, adada ve sıcak bir iklimde yaşamakla ilgili öğrenmemiz gereken ilk şey ise kışın ısınma sorunsalı oldu. Çünkü nemli havanın soğuğu gerçekten insanın iliklerine işliyor ama çoğu yerde merkezi kalorifer sistemi yok. Öyle olunca insanlar bulundukları odayı ısıtıyorlar ve sobalı evden bir farkı kalmıyor. Bu Ankara’lı olarak hiç alışkın olmadığımız bir durum tabii ki ama neyse ki başta çok da önemsemeden aldığımız evin kalorifer sistemi var. Burada doğalgaz yok tabii, kalorifer kullanmak istiyorsanız bahçenize bir yakıt tankı kurduruyorsunuz ve onu ara ara doldurtarak kaloriferi kullanabiliyorsunuz.

Bu arada ilk haftanın sonunda eve taşındık, ama taşındığımızda hala bir sürü eksik vardı ve bunlardan en önemlisi de mutfak tezgahıydı! Tezgah olmayınca lavabo ve ocak da olmayınca, bugüne kadar sürekli dışarıda yemek yedik. Çok fazla yer deneyimleme fırsatımız oldu ama ev yemeklerini de çok ama çok özledik. Bir gün evimizin yakınlarında Şah Market isimli marketi keşfedince o kadar çok mutlu olduk ki anlatamam! Hem herşeyi bulabileceğiniz gerçekten çok şık bir market hem de sulu yemekler bulabileceğiniz bir yer. Aslında burayı daha inşaat aşamasındayken keşfetmiştik ve o sırada herşeyiyle bizim için kurtarıcı oldu diyebilirim.

Sonunda bugün evde ilk yemeğimizi pişirebildik. Ama biz tabii yine durmayız ve gurme keşiflere devam ederiz. Eğer Facebook ve Instagram hesaplarımı takip ediyorsanız ya da ederseniz mekan keşiflerimi daha yakından takip edebilirsiniz. Gezilecek görülecek çok yer var, onları da yavaş yavaş yazmaya başlayacağım, merak etmeyin!

 

 

 

 

Kıbrıs Kararı – 2 Aralık 2016

Bugün, yani 2 Aralık 2016’da, babamızı Kıbrıs’a yeni görevine göndermemizle beraber Kıbrıs maceramızı anlatmaya başlamamın zamanıdır diye düşündüm.

Herşey geçtiğimiz yaz eşimin Kıbrıs’dan bir teklif olduğunu söylemesiyle başladı. Daha önce de böyle teklifler olmuştu ve biz hiç değerlendirmeyi düşünmemiştik. Başta bunu da bir yere ulaştırmayacağımızı düşündüm doğrusu. Sonra zaten 15 Temmuz olayları filan oldu ve durum iyice belirsizleşti.

Bu arada biz de Ankara’da uzun zamandır istediğimiz gibi bahçeli bir evi bütçemize uygun bir fiyata denk düşürdük ve sürekli birbirini etkileyen durumları beklemekten ve hareket edememekten sıkılıp Ağustosta büyük bir hevesle yeni evimize taşındık!

Daha tam yerleşmiştik ki, Kıbrıs konusu ciddiye binmeye başladı ve başlarda eşim benden çok daha fazla ikna gözüküyordu. Her ne kadar Ankara’nın griliği ve beton yığını olmasından sık sık şikayet etsem de, ülkenin her yönden bozulma eğiliminde olmasından mutsuz olsam da, iş gerçekten bırakıp gitmeye gelince başta hiç istemedim. Canım ailem ve arkadaşlarımızı bırakmayı hiç istemedim. Kendi içinde kapalı o kadar güzel bir çevremiz var ki burada!

Sonra derin derin düşünme, artıları eksileri analiz etme ve bu sırada binbir türlü karışık duygular yaşama dönemi başladı benim için. Bu dönemde ufak bir Kıbrıs gezisi de düzenledik. Eylül ayında gerçekleştirdiğimiz gezimizde hem eşim üniversite ile görüştü, hem de Kıbrıs’a ve özlelikle Girne’ye şöyle alıcı bir gözle bakma fırsatımız oldu. (Bu gezimizdeki maceralarımızı gezi yazıları bölümünde anlatacağım).

Ve sonra her zamanki gibi aklım duygularıma baskın geldi ve ikna oldum, kabullendim. Bu süreçte bir de Bir Küçük Gezgin’in duygu durumları var tabii ki… Kıbrıs’a ilk keşif gezisine gittiğimizde O’na da ufak ufak çıtlattık konuyu. Başta O da aynen benim gibi düşündü. Sonraki karar verme sürecimizde de O’nunla konuyu sık sık konuştuk. O’nu anladığımızı, bize de zor geldiğini, artılarını eksilerini… Ve zamanla O da kabullendi. Tabii gerçekten taşındığımız zaman tekrar bir zorlu süreç olacak, özellikle orada İngiliz Okulu’na gideceğini düşünürsek, ama hepimizden daha önce adapte olacağına eminim ben.

Sonuç olarak karar aşamasından sonra benim uzmanlık alanım olan organizasyon ve süreç yönetimi aşamasına geldik. İlk olarak ev ve okul bulunmalıydı. Kıbrıs’daki ev kiraları ve fiyatlarını inceledikten sonra ev satın almamızın kira ödemekten çok daha mantıklı olduğunu görmem hiç uzun sürmedi. Kasım ayında ev bulmak için gitmeden önce haritayı, mahalleleri, satılık evleri resmen yalayıp yuttum! Hatta bir excel tablosu bile hazırladım. Bu sayede gittiğimiz zaman çok hızlı bir şekilde istediğimiz her yere bakabildik ve kolayca eleme yaptık ve inanır mısınız iki günde alacağımız eve karar verdik! (Umarım doğru karardır!, aslında umarım tüm kararlarımız bizi sonradan üzmez!!)

Tabii gitmeden önce aynı şekilde okullar da araştırıldı. Zaten çok iyi eğitim veren okulların olması ve Kıbrıs’da genel olarak eğitime önem verilmesi kararımızı vermemizi kolaylaştıran en önemli faktörlerdendi. Ev için gittiğimizde de seçtiğimiz okulu ziyaret etme fırsatımız oldu, çok da beğenerek başvurumuzu yaptık. Bir sonraki gidişimizde Bir Küçük Gezgin’i de sınıfının belirlenmesi ve okulla tanışması için okula götüreceğiz.

Ve işte bugüne geldik, yani babamızı gönderdiğimiz güne! O bugün yeni hastanesinde doktorluğa başlayacak. Biz de sömestr tatilinde taşınacağız. O zamana kadar yapılması gereken birçok işimiz var tabii ki…

Kıbrıs’da yabancıların (KKTC vatandaşı olmayanların) ev satın alabilmesi için devletten resmi izin alması gerekiyor. TC vatandaşı dışındakiler için bu süreç 12-18 ay sürebiliyormuş. Neyse ki TC vatandaşları için bu süre 2-3 ay gibi daha kısa bir süre. Bir de Kıbrıs’lı avukat çocukluk arkadaşınız olursa işler daha da kolay oluyor! ;) O’nsuz herşey çok daha sıkıntılı olurdu bizim için. Yakında iznimizin çıkmasını bekliyoruz böylece evin tapusunu alarak içinde yapılması gereken tadilatlara başlayabileceğiz. Ben tabii bu arada boş durmuyorum ve gerekli şeyleri araştırıp hazırlıkları tamamlıyorum. Böylece tapudan hemen sonra tadilatlar başlamış olacak ve inşallah biz gidene kadar ev hazır olacak! Buraya kadarki deneyimlerimizden faydalanmak isterseniz lütfen yorum bırakın ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Artık Kıbrıs Günceleri sayfama düzenli olarak yazı yazmayı planlıyorum. Yerleştikten sonra gezilecek yerler, restoranlar ve Kıbrıs’da hayat ile ilgili de bol bol bilgi bulabileceksiniz. Yaygın olan, Kıbrıs’ın deniz ve casinodan ibaret olduğu algısını da değiştireceğimi düşünüyorum. Umarım hoşunuza gider :)