Mersin’in Gurme Durakları

Yani bir blog bu kadar ihmal edilir. 6 ay önce başladığım yazıyı ancak tamamlayıp yayınlayabiliyorum. Mersin’e gidip kaçırmış olanlar için üzgünüm :))) 

Mersin seyahati yine bir düğün odaklı geziydi. Bu kez evlenen kuzenimdi ve kendimi bildim bileli Mersin’de yaşayan halam hem çok ama çok lezzetli yemekler yapan, hem de damak tadına çok güvendiğim birisi olunca O’nun da önerileriyle seyahatimiz tamamen gurme gezisine dönüştü. Doğrusu düğün nedeniyle başka birşeye de vaktimiz kalmadı. O yüzden bu yazımda size direkt olarak deneyimlediğimiz Mersin’in gurme noktalarını anlatacağım.

Tantuni

Okumaya devam et

Beypazarı Rehberi

Biz Ankara’lıların ara sıra değişiklik olsun diye gittiğimiz, şehir dışından gelen misafirlerimizi gezmek için götürebildiğimiz nadir yerlerden bir tanesidir Beypazarı. Ankara’dan taşınma planları içinde olduğumuz şu günlerde artık bir Beypazarı rehberi hazırlamanın zamanıdır diye düşünerek geçen ay bir fotoğraf gezisi düzenledim. Hem havalar daha fazla soğumadan gitmek isteyenler için de aydınlatıcı olur diye düşündüm.

Beypazarı’nın öne çıkan özellikleri tarihi Türk evleri ve çarşısı/pazarı… Çok eski zamanlara dayanan bir tarihi olmasına rağmen sık sık yangınlar olması nedeniyle bir çok kez yeniden inşa edilmiş bu yüzden en son 13. yüzyıldan kalma konaklar bulunuyormuş. Bu tarihi evler şu an çok güzel bir şekilde restore edildikleri ve korundukları için Beypazarı turistik bir yere dönüşmüş durumda. Okumaya devam et

Datça Severler Derneği 2016 Maceraları

Eğer insan bir yere aşık olabiliyorsa gerçekten, ben oldum, Datça’ya! Hiç bıkmıyorum hep gitmek istiyorum. Tam artık bir süre özlemem diyerek döndüğümde 1 hafta sonra özlemeye başlıyorum! Üstelik yalnız olmadığımı da farkettim. Sohbet sırasında “Ah sen de mi Datça’yı çok seviyorsun?!” diye başlayan bir yakınlaşma oluyor. Bu gidişle Datça Severler Derneği kurmam an meselesi!

Hani bu yılın yaz seyahatlerini anlatmaya başladığımda hayatımın en uzun deniz tatillerini yapmış oldum demiştim ya, tabii ki tercihim işte Datça’dan yanaydı. Huzurunu, bakirliğini, doğasını, denizini değişmem hiç bir yere, özellikle bol yıldızlı herşey dahil otellere! Ama siz bu yazımı okumaya devam etmeden önce mutlaka geçen yılki Datça yazımı okumalısınız çünkü bu kez sadece eklemelerde bulunacağım…

Okumaya devam et

Şirinliğine Gölge Düşmüş Köy Şirince

Şirince’yi çok uzun zamandır görmek istiyordum ama bir türlü yolumuzu düşürememiştim. Bu yıl Çeşme’den Datça’ya giderken hemen hemen yolumuzun üzerinde olduğunu farkedince hemen programımıza Şirince’yi de ekledim.

Şirince İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı eski bir Rum köyü. Okumaya devam et

Çocuklarla Alternatif bir Çeşme Tatili

Hatırlarsanız geçen Kasım ayında çocuksuz ufak bir Çeşme kaçamağı yapmıştık ve o vesileyle Çeşme ve Alaçatı gezi rehberi yayınlamıştım. (O yazıma buradan ulaşabilirsiniz). Bu kez Bir Küçük Gezgin ile ikimiz, ilk defa babasını bırakarak tatile çıktık ve önce Çeşme’ye yaz-kış orada yaşayan kuzenimi ziyarete gittik. O’nun da 2 ve 7 yaşlarında çocukları olunca ortaya çocuk aktiviteleri odaklı alternatif bir Çeşme tatili çıktı.

Okumaya devam et

Fethiye’den Ekincik’e Tekne Seyahati

Hayatımda hiç bir zaman yazlıkçı olmadım. O nedenle de deniz tatillerim hep kısa oldu ama bu yaz şartlar uygun oldu; planladığımdan da fazla deniz tatili yapma fırsatı doğdu ve kendi rekorumu kırarak benim için eşsiz güzellikte olan Ege kıyılarında bolca vakit geçirdim. Arada bir de ülke gündeminin üzerimizde yarattığı huzursuzluk, mutsuzluk ve ümitsizlikler de eklenince seyahatlerimizi blogda anlatmak için bir süre fırsat ve moral bulamadım doğrusu. Ama artık anılar eskimeye başlamadan sırasıyla sizinle paylaşmak ve Ramazan Bayramı’ndaki Fethiye-Ekincik rotasındaki tekne gezimizle başlamak istiyorum.

Mavi Yolculuk bizim gibi denizi, doğayı ve huzuru sevenler için eşsiz bir deneyim. Daha önce bir çok kez tekne ile çıktığımız gezileri, bu gezilerle ilgili pratik bilgileri ve tabii ki çocuklarla tekne tatili ile ilgili ip uçlarımı yazmıştım. (Buraya tıklayarak hepsini okuyabilirsiniz) O yüzden bu kez direkt olarak bu seferki rotamızı ve bu gezimizde edindiğimiz dersleri anlatmak istiyorum. Okumaya devam et

İstanbul’da bir Kış Kaçamağı – Kuzguncuk ve Heybeliada

Sömestr tatilinde Val Gardena’ya yaptığımız kayak seyahatinden (yazısı burada) sonra hızımızı alamayıp havanın da güzel olmasını fırsat bildik ve bir kız arkadaşımla, kızlarımızı ve annelerimizi alıp ekibin İstanbul’da yaşayan diğer üyelerini ziyarete gittik. Malum ortam maalesef karışık olduğu için eşlerimize de kalabalık yerlere girmeyeceğimize dair söz verdik… Zaten AVM filan hiç umurumuzda değil de çocuklara İstanbul’un hazinelerini gezdirebilir, eğlence parkları, müze gibi yerlere götürebilirdik ama onları başka bir sefere erteledik artık. Kalacağımız ev de Kartal yakınlarında olunca biz de ona göre iki günlük bir plan yaptık…. Nasıl olsa İstanbul’da gezecek yer bitmiyor :) O kadar ki 4 yıl İstanbul’da yaşamış olmama rağmen görmediğim bir sürü yer var, özellikle de Anadolu Yakası’nda… O yüzden şimdi bizim bu Anadolu Yakası gezilerimiz çok cazip oluyor benim için ;) (Daha önceki yine yemek ve doğa odaklı İstanbul gezimizin yazısı burada…) Bu seferki ana hedeflerimizi ise Kuzguncuk ve Heybeliada oluşturuyordu… Okumaya devam et

Sonbaharda Çeşme ve Alaçatı

Sahil kasabalarına sezon dışı gitmeye bayılıyorum. Sakinliğini, havanının limonata gibi olmasını, sokaklarda bunalmadan dolaşıp güzelliğini içime çekmeyi seviyorum.  Örneğin daha önce kış aylarında bir kaç kez Marmaris ve Selimiye’ye gitmiştik ve o kadar mutlu olmuştuk ki! Hatta Marmaris merkezden yazın hiç hoşlanmadığımı belirtmeliyim.

Neyse… O yüzden bu sefer Çeşme ve Alaçatı’nın sonbahar halini görmeye karar verdik. Biletimizi aylar önce, tam olarak 7 ay önce :), aşırı ucuz bir uçak bileti bularak herhangi bir haftasonuna, yani geçen haftasonuna almıştık. Çeşme arabasız olmayacağı için de araba kiralayıp özgürce gezdik… Okumaya devam et

Ankara’da Turist Olmak: Hamamönü ve Çevresi

Ankara’lı olarak kendimizi en çok “turist” hissettiğimiz yer Hamamönü’dür sanırım. Tabii o çevrede okuyan ve çalışanlar dışında…

Ankara’yı tanıtmayı görev edinip daha önce iki yazı yayınlamıştım: Özellikle Çengelhan Rahmi Koç ve Anaadolu Medeniyetleri Müzesi’ni anlattığım “Yeni Başlayanlar için Ankara” yazım ve Ankara Kalesi’ne odaklanan “Pratik Ankara Kalesi Gezi Rehberi” yazım… Bu noktada şunu da belirtmek isterim ki bu yazılarımda anlattığım yerler ve bugünki yazımda anlatacağım Hamamönü bölgesi birbirine çok yakın. Azmederseniz hepsini bir günde gezebilirsiniz… Ya da benim gibi arada bir giderek tadını çıkarırsınız. Okumaya devam et

Haftasonu Doğaya Kaçış Planı: Bolu ve Düzce

Geçen haftasonu sıcaklardan kaçma planı çerçevesinde Bolu ve Düzce’ye bir gezi organize ettik. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, sıcaktan pek de kaçamadık ama en azından tam anlamıyla doğa ile baş başa iki gün geçirebildik.

Gölcük Milli Parkı, Bolu

Seyahatimizin ilk durağı çoğu zaman fotoğrafları internet ve sosyal medyada Abant sanılarak paylaşılan, aslında Abant’dan çok daha güzel bir göl olan Gölcük. Ankara’dan ulaşmamız yaklaşık 2 saat sürdü. Fotoğraftan da anlaşıldığı gibi tam anlamıyla ormanın içinde ve manzara harika. Fotoğrafların baş rol oyuncusu güzel yapi da aslında Orman İşletmeleri’nin misafirhanesi.

golcuk

Gölcük Milli Park statüsünde ve çok da bakımlı. Gölün çevresine yürüyerek yarım saat gibi bir sürede tamamlayabileceğiniz bir yürüyüş ve bisiklet yolu yapılmış. Eğer efor harcamadan gezmek isterseniz de golf arabasıyla gezebiliyorsunuz (ücret karşılığı tabii). Biz çocukları bindirdik ve çok hoşlarına gitti. Okumaya devam et