Çocuklarla Prag Gezisi ve Pratik Bilgiler (2. Bölüm)

Prag ile ilgili ilk yazimda şehrin büyüsüne kapılıp Prag’da gezilecek yerleri uzun uzun anlatmıştım, o yüzden de Prag seyahati ile ilgilli bilmeniz gerekenler bu yazıya kaldı, tabii çocukla Prag tavsiyeleri de :)

Para Konusu

Prag Çek Cumhuriyeti’nin en büyük şehri ve başkenti. Çek Cumhuriyeti Avrupa Birliği Üyesi ve Schengen Bölgesine dahil, yani gidebilmek için, en azından bu yazı yazıldığı tarihte, Türk vatandaşlarının Schengen vizesi olması gerekiyor. Dediğim gibi Avrupa Birliği Üyesi ama Euro kullanılmıyor. Okumaya devam et

Prag ile Bir Masal Kitabının içine Yolculuk (1. Bölüm)

Prag için neden “Masal Şehir” denildiğini insan gidince çok iyi anlıyor. Gezerken yaşadığınız his başka bir şekilde anlatılamaz çünkü. Ya bir masal kitabının içine ya da oyuncak bir şehirin içine girmiş olmalısınız!

II. Dünya Savaşı sırasında neredeyse hiç bombalanmadığı için şehir tamamen korunmuş durumda. Onlarca görülmesi gereken tarihi yapının yanı sıra aslında şehir merkezindeki her ev, her bina hayran olunacak kadar güzel. İnsanın baktıkça bakası geliyor. Okumaya devam et

Kendimce Bir Roma Yeme-İçme Rehberi

Gezilerimizi Instagram veya Facebook’dan takip ediyorsanız nereden çıktı şimdi bu Roma yazısı diye düşünebilirsiniz. Anlatayım… Eşimle en sevdiğimiz şehirlerden biri olmasının yanı sıra 2008 yılında gerçekleştirdiğimiz Roma gezisi eşimle “birlikte” gittiğimiz ilk sokak sokak gezmeli yurtdışı seyahatimizdi. Sezon dışı gittiğimiz için ve uzun da kaldığımız için rahat rahat ayrıntılı gezme fırsatımız da olmuştu. Şimdi yazarken fark ettim ki aslında çok da özlemişim, bizim Roma vaktimiz gelmiş :) Neyse…

Roma seyahatinin bir konuda daha ilk olma özelliği vardı. Okumaya devam et

İstanbul’da bir Kış Kaçamağı – Kuzguncuk ve Heybeliada

Sömestr tatilinde Val Gardena’ya yaptığımız kayak seyahatinden (yazısı burada) sonra hızımızı alamayıp havanın da güzel olmasını fırsat bildik ve bir kız arkadaşımla, kızlarımızı ve annelerimizi alıp ekibin İstanbul’da yaşayan diğer üyelerini ziyarete gittik. Malum ortam maalesef karışık olduğu için eşlerimize de kalabalık yerlere girmeyeceğimize dair söz verdik… Zaten AVM filan hiç umurumuzda değil de çocuklara İstanbul’un hazinelerini gezdirebilir, eğlence parkları, müze gibi yerlere götürebilirdik ama onları başka bir sefere erteledik artık. Kalacağımız ev de Kartal yakınlarında olunca biz de ona göre iki günlük bir plan yaptık…. Nasıl olsa İstanbul’da gezecek yer bitmiyor :) O kadar ki 4 yıl İstanbul’da yaşamış olmama rağmen görmediğim bir sürü yer var, özellikle de Anadolu Yakası’nda… O yüzden şimdi bizim bu Anadolu Yakası gezilerimiz çok cazip oluyor benim için ;) (Daha önceki yine yemek ve doğa odaklı İstanbul gezimizin yazısı burada…) Bu seferki ana hedeflerimizi ise Kuzguncuk ve Heybeliada oluşturuyordu… Okumaya devam et

Dağların Arasına Gizlenmiş Bir Cennet: Garda Gölü

Kayak tatiline gittiğimizde bir günü farklı bir yerler keşfetmeye ayırmak artık bizim için bir gelenek halini aldı. Tabii bu benim başımın altında çıkıyor olabilir :))

Daha önceki Val Gardena seyahatimizde Verona’ya gittiğimiz için (yazısı burada) bu sefer günübirlik gidilebilecek mesafede Garda Gölü’nü gözüme kestirdim ve tabii detaylıca araştırıp bir program yaptım. Tek endişem kış sezonu olması nedeniyle neredeyse her yerin kapalı olması ve hava durumuydu. Neyse ki, Garda gezisi yine de hepimizin de çok hoşuna giden ve havanın da bizden yana olduğu çok güzel bir gezi oldu.

OLYMPUS DIGITAL CAMERA
Okumaya devam et

Yine Yeniden Val Gardena – 2. Bölüm: Yeme-İçme

Ve şimdi de Val Gardena’nın güncel restoran yorumları ile karşınızdayım! :)

Aslında tüm Dolomiti/Güney Tirol tam bir gastronomi cenneti. Bunun iki temel sebebi var bence. Birincisi bol miktarda kaliteli ve taze malzeme bulunması, ikincisi de geçen haftaki yazımda bahsettiğim Tirol/İtalyan kültür kombinasyonunun yemeklere de yansımasıyla zengin bir mutfağın ortaya çıkması. Zaten bunun doğal sonucu olarak da Michelin yıldızlı restoranların en sık olduğu bölgelerden bir tanesi Dolomitiler.

Okumaya devam et

Yine Yeniden Val Gardena’da Kayak – 1. Bölüm

Blogumu takip edenler biliyorlar son 10 yıldır en az 20 kişilik bir grupla kayak yapmak için Alpler’e gidiyoruz. Bu süre içinde bazen sınav vs. gibi çeşitli nedenlerle grubumuzun ikiye bölünüp farklı yerlere gittiği oldu ve böylece grup olarak Fransa, İsviçre, İtalya ve Avusturya Alpleri’nde birçok kayak kasabasını görmüş olduk ve tabii doğal olarak hepsinin artı ve eksileri olduğunu fark ettik. (Bizim gittiklerimizin hemen hemen hepsini daha önce anlattım). Sonuç olarak tecrübelerimizi birleştirerek bu sene gideceğimiz yeri oylama yaparak seçtik veeee ikinci kez Val Gardena’ya gitmeye karar verdik, üstelik grubumuz da tam 40 kişi oldu! Bir Küçük Gezgin 2 yaşındayken gerçekleştirdiğimiz Val Gardena gezisi ile ilgili yazıma buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Gelelim bu seferki deneyimimize… Daha öncekinden konum olarak daha güzel otel de seçmemizin etkisiyle inanılmaz derecede memnun kaldık! Hatta gelecek sene tekrar bile gidebiliriz. Gruptaki her yaştaki çocukla inanılmaz rahat ettik. Ama Val Gardena çocuklu çocuksuz herkesi çok memnun etti. Okumaya devam et

Peru’da Bir Gezgin Anne Jale – 2. Bölüm (Cusco ve Büyüleyici Machu Picchu)

Bir önceki yazımı okuduysanız, sevgili gezgin/anne arkadaşımın Jale Ateş’in konuk yazar olarak Peru’yu anlattığını biliyorsunuz. Lima’da sonra bu bölümde Cusco ve Machu Picchu’yu anlattı (ben daha bunu yazmakta zorlanıyorum! :))) Ben okurken çok keyif aldım, sizin de beğeneceğinizi düşünüyorum. Hem çok güzel gezmiş, hem de çok güzel anlatmış. Kim bilir kızlarımız 15 yaşına gelince belki birlikte tekrar gideriz…

Okumaya devam et

Peru’da Bir Gezgin Anne Jale – (1. Bölüm: Lima)

Benim gibi gezmeyi seven ve kendisi de bir anne olan canım arkadaşım, Jale Ateş, taaa Dünya’nın bir ucuna, bir çok kişinin hayallerini süsleyen Peru’ya gidince, beni kırmadı ve konuk yazar olarak maceralarını anlattı! Hatta o kadar güzel detaylı anlattı ki, iki bölümde yayınlamaya karar verdim. İkincisinde tabii ki Machu Picchu var.

Şimdi ise karşınızda yazının Lima’yı anlatan ilk bölümü:

LIMA

Okumaya devam et

Sonbaharda Çeşme ve Alaçatı

Sahil kasabalarına sezon dışı gitmeye bayılıyorum. Sakinliğini, havanının limonata gibi olmasını, sokaklarda bunalmadan dolaşıp güzelliğini içime çekmeyi seviyorum.  Örneğin daha önce kış aylarında bir kaç kez Marmaris ve Selimiye’ye gitmiştik ve o kadar mutlu olmuştuk ki! Hatta Marmaris merkezden yazın hiç hoşlanmadığımı belirtmeliyim.

Neyse… O yüzden bu sefer Çeşme ve Alaçatı’nın sonbahar halini görmeye karar verdik. Biletimizi aylar önce, tam olarak 7 ay önce :), aşırı ucuz bir uçak bileti bularak herhangi bir haftasonuna, yani geçen haftasonuna almıştık. Çeşme arabasız olmayacağı için de araba kiralayıp özgürce gezdik… Okumaya devam et