Rodos’un Restoranları (3. Bölüm)

Yunanlar’ın yemek kültürü bize çok benziyor. Rodos için de aynı durum söz konusu ama ada olmasına da bağlı olarak Rodos’da restoranlar deniz ürünleri ağırlıklı. Eğer deniz ürünleriyle aranız iyi değilse aç kalmazsınız ama Ada’nın pek de tadını çıkaramazsınız bence…

Meze ve yemeklerin hazırlanma ve pişirme şekli de bize çok benziyor ama tabii tamamen aynı değil. Örneğin kalamar dolmayı, kalamar tavadan daha çok tercih ediyorlar. Ahtapotu da güneşte kurutuyorlar.

Genelde restoranların menüleri de birbirine çok benziyor. Kalamar dolmanın içi de gittiğimiz tüm restoranlarda aynıydı: peynir, biber ve baharatlar… Farklı yapan yerler varmış ama bize denk gelmedi.

Kalamar Dolma

Okumaya devam et

Rodos’un Koyları (2. Bölüm)

Hem gitmeden önce internette yaptığım araştırmalara hem de arkadaşlarımın söylediklerine göre Rodos’un güzel koyları doğu kıyısında bulunuyor. Bu tarafta denizde neredeyse dalga hiç olmuyor ve çok temiz. Sonuç olarak biz de Rodos’da kaldığımız dokuz gün boyunca bu taraftaki koyları gezdik ve çok beğendik. Herkese hitap edecek yerler vardı. Kayalık, kumluk, derin, sığ.. Ama hepsi bakir, hepsi güzel… Zaten Rodos’da sadece tarihi dokuyu korumamışlar, doğayı ve yalın yaşam tarzını da korumuşlar.

anthonyquinn
Okumaya devam et

Rodos 101 (1. Bölüm)

Son birkaç yıldır deniz-güneş tatili istediğimizde tekne tatiline çıkıyorduk. Bu yaz bir değişiklik yapıp Rodos’a gitmeye karar verdik. Böylece deniz tatili ile kültürel ve tarihi gezi ihtiyacımızı birlikte karşılamış olduk. Bu arada, evet bu bir ihtiyaç! :)

rodosgenel

Rodos

Rodos, Avrupa’nın en büyük ve en iyi korunmuş orta çağ kenti. Özellikle Şövalyeler zamanında yapılmış ve günümüze kadar korunmuş yapılarıyla sizi alıp bambaşka bir dünyaya götürüyor. Tamamen olduğu gibi korunmuş ve turistik dükkan saldırısına uğramamış sokakları muhteşem!
Okumaya devam et

Bir gurme ve doğa gezisi olarak İstanbul

Yine bir düğün için yollara düştük ve bu kez rotamız İstanbul’du. Düğün Heybeliada’da olduğu için Anadolu Yakası’nda oturan bir arkadaşlarımızın evinde kalmayı tercih ettik ve seyahatimizi Anadolu Yakası’nda ve tamamen denizin ve İstanbul manzaralarının tadını çıkarma ve yemek üzerine planladık.

Cuma sabah erkenden Sabiha Gökçen havaalanına ulaştık ve hızlıca eşyalarımızı eve bırakıp gezmeye başladık. Önce geçen kış açılan Anadolu Hisarı’ndaki Big Chefs‘e gittik. Ankaralı olarak İstanbul’a gidip Big Chefs’e gitmek başta çok parlak bir fikir gibi gözükmemişti ama konumu o kadar şahaneydi ki (tam Göksu’nun denize döküldüğü noktada), doğru bir karar verdiğimizi anladık ve şansımıza tam deniz kenarındaki masamızda saatlerce vakit geçirdik.

bigchefs1

Okumaya devam et

Tekne ile Marmaris ve Akyaka’da bir Lezzet Durağı

Son dakika planı yaparak 1 Mayıs tatilini haftasonu ile birleştirip 3 günlüğüne Marmaris’e giderek tekne turuna çıkma kararı aldık. Kararımızın ani olmasının bazı sonuçları oldu tabii ki: sadece üçümüz gittik ve uçak ayarlayamadığımız için arabayla seyahat etmek zorunda kaldık. Üç gün için biraz uzun bir yol oldu ama yine de değdi!

Marmaris koyunun güney doğusunda, Cennet Adası’nı karaya bağlayan doğal bir set bulunuyor. Marmaris’den bakınca boğaza benzediği için de bu bölgeye Yalancı Boğaz denilliyor. Teknemiz bizi işte burada, Yalancı Boğaz’da bekliyordu ve biner binmez demir alarak ilk geceyi geçirmek üzere hemen yakındaki Cennet Adası’nın yolunu tuttuk.

cennetadasi
Okumaya devam et

Cortina D’Ampezzo’da Kayak

cortina1

Kitzbuhel ve Salzburg için hazırlık yaptık yaptık (bakınız bir önceki yazım) kayak için İtalya’ya, Cortina D’Ampezzo‘ya gittik! :))) Nedeni ise Kitzbuhel’de kar olmaması, hatta yapay kar yapsalar bile hava sıcaklığının 10 derece civarında olması! Oysa Güney Alp’lerde, İtalya’da o kadar çok kar vardı ki, gittiğimiz kasabada fazla karı kamyonlarla başka yerlere taşıyorlardı! Okumaya devam et

Seyahat Hazırlıkları – Kitzbuhel ve Salzburg

 

Evet, ailecek seyahat etmeyi sevdiğimiz bir gerçek :) Ama benim için seyahat öncesinde, çoğunlukla da aylarca, gezi için araştırma yapmak, haritalar hazırlamak en az seyahatin kendisi kadar keyif verici birşey… Bazen artık araştıracak birşey kalmadığını düşünmeme rağmen sonradan tekrar tekrar araştıracak birşeyler buluyorum. Okumaya devam et

Disneyland Paris Seyahati 2. Bölüm – Paris

2 tam günü Disneyland’da geçirmek bizim için gayet yeterli oldu ve 4. gün sabah erkenden ayarladığımız özel bir transferle Paris’teki otelemize doğru yola çıktık. Bu, çoluk çocuk hızlı trenle gitmekten de çok daha ucuz ve rahat oldu. Yolculuğumuz yaklaşık 1 saat sürdü. Daha önceki Paris seyahatimizde olduğu gibi, bu sefer de tercihimiz süper bir konuma sahip Hotel Moliere oldu. Otelimize yerleştikten sonra biz ailecek benim özellikle gitmem gereken bir kaç mağazaya alışverişe gittik. Hedeflediğimiz mağazalar zaten otele yakın ve Les Halles denilen güzel bir bölgede olduğu için yürüyerek gidip işlerimizi halletmemiz bile ayrı bir tat verdi. Arkadaşlarımız ise bu sırada Eiffel Kulesi’ni ziyaret ettiler.

Onlarla öğleden sonra Saint Germain’deki Leon de Bruxelles‘de buluştuk ve uzun ve keyifli bir yemek yedik. Leon de Bruxelles midyeleri ile ünlü bir restoran zinciri.

leon

Ben ilk kez gittim. Midye ile pek aram olmamasına rağmen sarımsaklı ve kaşarlı midyenin tadına baktım ve beğendim. Yine de kendime patates püresine sarılı karides ve salata söyledim ve afiyetle yedim. Deniz ürünleri canavarı olan Küçük Gezgin ise midye tavaya bayıldı! Okumaya devam et

Disneyland Paris Seyahati – I. Bölüm: Disneyland Paris

Bu kez tatilimizin amacı çocukları eğlendirmekti. Bunun için iki aile, ilk akla gelen yerin, Disneyland Paris‘in yolunu tuttuk.

Eurodisney_2013145

Bayram olması nedeniyle tabii ki uçak fiyatları uçuktu, zaten Fransa ve özellikle Paris biletleri genelde de çok da ekonomik olmuyor. Günlerimizi ona göre seçerek 4 gece kaldık ve zaten ilk hedefimiz de Disneyland olduğu için gidiş biletimizi Lyon’a aldık. Aslında Lyon’a uçmak çok pratik, çünkü Lyon havaalanında ultra modern biz hızlı tren istasyonu var ve buradan Disneyland’a direkt hızlı tren var. Okumaya devam et

Diyarbakır-Mardin: “Çok merdiven çıktık, çok güzel yerler gezdik, çok güzel yemekler yedik” :)

Bu seferki rotamız Diyarbakır ve Mardin’di ve yine bir düğünü bahane ettik :) Aslında bana hiç çekici gelmiyordu ama özellikle Mardin’i gördükten sonra gittiğimize çok memnun oldum!

Turumuz çok kısa sürdü, cuma sabah gittik, pazar sabah döndük. Yanımızda ise yaşları 8 ve 9 iki kızları olan bir arkadaşlarımız vardı. Arkadaşlarımızın bir tanesi bir süre Diyarbakır’da doktorluk yaptığı için O aynı zamanda da bizim rehberimizdi. Ben de zaten ani bir kararla gittiğimiz için fazla araştırma yapamamıştım.

diyarbakirmustafa2

Cuma sabah erkenden gittiğimiz için Diyarbakır’daki ilk hedefimiz Hasanpaşa Hanı’ndaki Mustafa’nın Kahvaltı Dünyası idi. Ben önce birbirinden leziz kahvaltılarda kendimi kaybederken alışkın olmadığım için kahvaltıda kavurma yemek istemedim ama tabii sonra tadına bakınca duramadım. Küçük Gezgin ise yeni tatlar denemek konusunda çok çekingen olan O değilmiş gibi murtuğa adı verilen un kavurmasına kaptırdı kendini…
Okumaya devam et