Küçük Gezgin ile çeşitli yaşlarda tekne seyahati deneyimimiz oldu: 9 aylıkken, 1.5 yaşındayken ve en son bu yaz 3.5 yaşındayken.

Bunlardan en rahatı 9 aylıkken olanıydı. Hatta bence bebekle tatile çıkılacaksa daha iyi bir alternatif düşünülemez. Herşey birbirine çok yakın. Odanız, mutfak ve deniz! Denize gidiyoruz diye her gün sabah valiz hazırlar gibi çanta hazırlamaya gerek yok. Sonra, birşey unutunca odaya dönmek derdi yok! Bebeği odada uyutup kendi tatilinize devam etme imkanınız var. Teknenin aşçısı sizin aldığın ürünlerle sizin istediğiniz yemekleri, sizin istediğiniz zamanda pişiriyor. Daha güzel ne olabilir ki!

Ama bütün bunlar bebeğiniz yürüyene kadar geçerli. Bu kadar konforlu bir seyahatten sonra minik hanım 1.5 yaşına geldiğinde çıktığımız tekne tatili hayatımın en kötü tatiliydi diyebilirim. Hiç bir tehlikeden haberdar olmuyor. Teknenin her tarafı ise çeşitli tehlikelerle dolu oluyor: teknenin kenarları, kamaraların pencereleri, merdivenler. Bir taraftan O her yeri keşfetmek isterken, diğer taraftan şöyle koşturup enerjisini atabileceği bir yer de yok! Bizimki o sırada denizden de korktuğu için, denize sokarak da enerjisini alamıyorduk. Sürekli merdiven inip çıkmak istiyordu. Sabah uyanmasından akşam yatana kadar 2 elimiz üzerinde dolaşmak zorunda kaldık.

Son tekne tatilimizde ise bebekliği kadar rahat olmasa da yine de fena değildi. Denize girdi, arkadaşlarıyla oynadı. Kendisi de çok keyif aldı. Bir tek denize düşmesinden çok endişelendik ve sıkı takip etmek zorunda kaldık. Bir de denize atlamayı ve kolluksuz yüzmeyi öğrenirse bu iş bitmiştir!

Gelelim gezdiğimiz yerlere. En fazla Göcek’de vakit geçirmekle birlikte Göcek-Bodrum arasındaki bir çok koyu gezdik. Sadece Gökova körfezine gitmedik. Bence Göcek koylarını en önemli özelliği karanın çok yeşillik olması ve denizle yaşilin birbirini kucaklaması. Yalnız özellikle yaz sonunda çok popüler olması nedeniyle deniz kirleniyor, Göcek’e yaklaştıkça da bu kirliklik artıyor. Bizim favori koylarımız koyun açık denize açıldığı yere yakın olan Sarsala Koyu ve civarındaki koylar. Göcek’in bir başka artısı da havayolu ile ulaşımın çok rahat olması. Hatta havaalanından direk Sarsala Koyu’na bile yol var ve 20 dakika gibi bir süre alıyor.

Göcek’den kuzeye doğru yol aldığınızda Marmaris’e varmadan önce Ekincik Koyu bulunuyor. Burası da ayrı bir doğal güzelliğe sahip, hatta Göcek koylarından bile daha güzel diyebilirim çünkü burada çam ağaçları denize kadar uzanıyor.

Ekincik’de inanılmaz cici ve bakımlı bir de marina var. My Marina’nın bence en etkileyici yünü ise doğa ile barışık mimarisi. Tepede ise eşsiz bir manzaraya sahip bir balık restoranı buluyor. Restoranın yemekleri kadar servisi de muhteşem. Zaten yabancılar bizden çok önce keşfetmişler, duvarlarını ünlü Hollywood yıldızlarından İngiliz Kraliyet ailesine kadar bir çok ünlünün fotoğrafı süslüyor.

Yemekten bahsetmişken tekne ile seyahatlerimiz sırasında denediğimiz ve sadece tekneyle ulaşılabilen bir restoran daha oldu: Göcek’in Göbün koyundaki Kapı Creek Restoran. Yemeklerinin çok özellikli olduğunu söyleyemeyeceğim. Tekne gezisi sırasında bir değişiklik olsun istenirse gidilebilir bence.

Tekne seyahatleri sırasında keşfettiğimiz bir başka bölge de Datça-Hisarönü-Selimiye arası. Hisarönü’nden Datça burnuna yaklaştıkça kıyılar kuraklaşıyor, koylar fırtınaya karşı daha az korunaklı oluyor ama tabii deniz de daha temiz oluyor. Bu çevrede de keşfedecek çok fazla güzel koy var. Ben özellikle Bencik koyunu çok beğendim. Haritada bakarsanız, Datça yarım adasının bir yerde çok inceldiğini, denizin karaya doğru bir girinti yaptığını görebilirsiniz. İşte Bencik orası! Kıyıda palmiyelerin olduğu değişik ve çarpıcı bir doğal güzelliğe sahip.

Bu bölgeyi gezerken karada yürümeyi özlerseniz Selimiye çok iyi bir seçenek. Hala küçük sahil kasabasını yitirmemiş, sahil yolunun kenarında yeni yeni açılan şirin dükkan ve kafe/restoranlarla süslenmiş bir yer… Selimiye’ye giderseniz de Sardunya’da balık yemeden dönmemelisiniz!

***Küçük gezginlerin anne-babalarına tavsiyeler:

– Eğer tekne seyahati planlıyorsanız hatta bebekle şöyle rahat bir tatil geçirip dinleneyim diyorsanız, bebeğiniz yürümeye başlamadan hemen yola çıkın! :)

– Bebek telsizinizi yanınıza alın

– Her türlü acil duruma uygun ilaçlarınızı yanınıza alın. Böcek ve arı sokmalarını unutmayın

– Bebeğiniz için sivrisineklere karşı önlem alın

– Bol bol oyuncak ile yeni ve değişik aktivite götürün.

– Denize girmeme ihtimaline karşı yanınıza bir şişme havuz alın. Hem serinler ve eğlenir, hem de enerjisini almış olursunuz.

– Can yeleği götürün ve en azından tekne hareket halindeyken giydirin. Ama tabii bebek yürüyorsa…