Europa Park‘ı 2011 yılında ilk kez ziyaret ettiğimizde ortada ne blogum ne de bendeki fotoğraf merakı vardı! Daha sonra blogumu ilk açtığımda şu yazımda kısaca Europa Park maceramızdan bahsetmiştim.
Bu kez daha ayrıntılı ve bol fotoğraflı güncel Europa Park izlenimlerim ile karşınızdayım!
2016 Nisan ayının son günlerinde gerçekleştirdiğimiz bu gezide grubumuzdaki çocukların en küçüğü 6.5 yaşında (Bir Küçük Gezgin) ve en büyüğü 10 yaşındaydı. Hem çocuklar hem de yetişkinler için fazlasıyla eğlenceli ve adrenalin açısından doyurucu bir gün oldu.
Europa Park Disneyland benzeri bir tema parkı ama 2013 yılındaki Disneyland Paris gezimizden sonra da yazdığım gibi Disneyland’dan çok daha kaliteli ve eğlenceli bir park. Tek eksiği sihirli bir Disney dokunuşu ama siz de çocuklar da o kadar eğlencenin içerisinde onu aramıyorsunuz. Son Europa Park gezimizden sonra hala fikrim değişmedi ve üstelik gördüm ki Europa Park’a çok daha iyi bakılıyor ve sürekli kendilerini yenileyip geliştiriyorlar. Ağaçlık bir alanda yer alması da farklı bir güzellik katıyor.
Europa Park’ın giriş ücreti yetişkinler için 44.5€, 4-11 yaş arası çocuklar içinse 38.5€. Daha küçük çocuklar ücretsiz girebiliyorlar. Benzer parklarda olduğu gibi biletinizi alıp girdikten sonra içeride tüm şovlar ve bineceğiniz aletler için ödeme yapmıyorsunuz.
Uçağa binmekten korkan ben her türlü adrenalin yüklü aletten de koşarak kaçtığım için bütün gün Bir Küçük Gezgin’le baş başaydım. Kendisi tam ara bir yaşta olduğu için günün başlangıcını en sakin aletlerde, günün sonunu da çılgın aletlerde geçirdi. Böylece ben de her yaş çocuk için olan aktiviteyi birebir görmüş oldum.
Binilebilecek aletleri “korkunçluk”/”adrenalin” seviyesine göre sınıflandırmışlar ve 5 üzerinden puan vermişler. 6 yaş ve 120cm sınırından sonra çocuklar neredeyse her istediklerine binebiliyorlar. Tabii eğer cesaretleri varsa! Blue Fire, Silver Star ve yeni yapılan Timburcoaster gibi o kadar çok heyecan verici rollercoasterlar var ki, yetişkinler bile hepsine binebilmek için bir oraya bir buraya koşturuyorlar. Grubumuzdaki yetişkinler hala bir araya gelince Silver Star’dan bahsediyorlar :) Bir de yakın zamanda bazı roller coasterlara Sanal Gerçeklik (Virtual Reality) eklemişler. Bir gözlük takıyorsunuz ve gerçek roller coaster üzerindeyken bir de 3 boyutlu sanal roller coaster izliyorsunuz. Tam bana göre!!!
Daha küçük çocukları da unutmamışlar tabii. Onlar için de ilgi çekici ve heyecan verici aletler ve ortamlar var.
Minimoy Kingdom adı verilen ve ünlü yönetmen Luc Besson’ın Arthur filminden adapte edilen 10,000m2 kapalı alan ise çocuklar için rüya gibi bir ortam.
Bir de bu yıl yazdan önce İrlanda adında yeni bir bölüm açacaklar ve böylece küçük çocuklar için daha da fazla aktivite olacak.
Aletlerin yanı sıra Bir Küçük Gezgin’le hem Disneyland’dakilere benzer geçit töreni hem de akrobasi ve dans karışımı bir buz pateni gösterisi izleme fırsatımız oldu.
Her ikisi de çok hoşuna gitti. Buz pateni gösterisini ağzı açık seyretti. Gün içinde farklı mekanlarda ve saatlerde çeşitli benzeri şovlar oluyor. Gitmeden önce saatlerine bakarsanız rahatlıkla bir tanesini yakalayabilirsiniz.
Sonuç olarak gerçekten çok başarılı bir park ve rahat rahat iki gününüzü geçirebileceğiniz kadar büyük ve bol aktiviteli, eğlenceli. Üstelik bu gezi ile ilgili diğer yazılarımda anlattığım gibi çevresinde Almanya Kara Ormanlar ve Fransa Alsas Bölgesi de inanılmaz güzel. İşte size çocuklarla yapabileceğiniz alternatif bir gezi planı!
Not: Bu gezinin diğer yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.
Geri bildirim: Kara Ormanlar | Bir Küçük Gezgin