Babamın rahatsızlığı nedeniyle zor günler geçirdikten sonra benim için en keyifli şeylerden biri olan blog yazılarıma geri dönebildim ve artık Alsas ve Kara Ormanlar gezimiz sırasında bir günümüzü ayırdığımız Strazburg’u anlatabilirim!

Strazburg, diğer yazılarımdan da hatırlayabileceğiniz gibi, tarihte Fransa ve Almanya arasında sık sık el değiştirdiği için her iki kültürün ve mimarinin izlerini taşıyan Alsas Bölgesi’nin en büyük şehri ve tabii bu güzel şehir de aynı özellikleri taşıyor.

Strazburg ismi Avrupa Parlamento Binası ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ni barındığı için size tanıdık gelebilir, hatta özel olarak ilgileniyorsanız bu binaları da ziyaret edebilirsiniz ama bize cazip gelen yer şehrin kalbinin attığı tarihi merkeziydi. Burası aslında Ill nehri ile çevrili bir ada ve dolayısıyla gezmesi keyifli olduğu kadar da kolay.

Mutlaka görmeniz gereken yerler ise Petite France, yani Küçük Fransa, Bölgesi ve Paris’in ünlü katedrali ile aynı ismi taşıyan Notre Dame Katedrali.

Petite France şirin tipik Alsas evlerinin kanal kenarında sıralandığı çok güzel ve keyifli bir bölge. Tahmin edebileceğini gibi de UNESO Dünya Mirası listesinde olan bir yer. Eskiden bu evlerde balıkçılar, değirmenciler ve tabakçılar yaşarmış. Şimdi ise bu şirin yarı ahşap evleri dükkanlar ve küçük restoranlar ve kafeler doldurmuş.

Petite France’ı gezerken mutlaka sizin de canınız bir yerlerde oturup mola vermek isteyecektir. O zaman önerim La Corde a Linge olacak. Petite France’ın en güzel meydanında bulunan bu kafe/restoranın manzarası kadar yemekleri de çok güzel.

Biz yediğimiz herşeyden çok memnun kaldık. Alsas mutfağına ait tipik yemekleri de yapıyorlar. Gerçi bize daha çok Alman/Avusturya mutfağını çağırıştırsa da bu yemeklerlden Spatzle’ı çok beğendik.

Notre Dame Katedrali ise gayet görkemli bir katedral, hatta en yüksek yapı olduğu için kulesini her yerden görebiliyorsunuz. O yüzden yolunuzu bulmak çok kolay.

Tabii bir süre sonra Avrupa’da birçok katedral gözünüze aynı gözükmeye başlıyor. Benzerlerinden farklılığı ise içerisinde Prag’daki astronomik saate benzer çok güzel ve tarihi bir astronomik saatin olması. Hatta bu burada yapılan üçüncü saatmiş. İlk saat 14. yüzyılda yapılmış. Bizim için de üst üste iki gezimizde astronomik saat görmek değişik oldu…

Aslında Strazburg tarihi merkezinde Petite France bölgesi dışındaki sokaklar ve meydanlar da çok keyifli. Her yerde restoranlar, kafeler, güzel güzel tarihi binalar ve tabii alışveriş meraklıları için çeşit çeşit dükkanlar… Bir de biz cumartesi günü gittiğimiz için her yer  ekstra cıvıl cıvıldı. Gerçi yağmur başlayınca bir anda sokaklar bize kaldı o ayrı :)

Bir de özellikle önereceğim yer Carre d’Or adı verilen ve birbiriyle kesişen 4 sokaktan oluşan bölge. Bir pazarlama harikası olarak burası için bir internet sitesi bile yapmışlar!:  http://www.lecarredor-strasbourg.fr/

Du Sanglier, des Orfèvres, du Temple Neuf and du Chaudron isimli sokaklardan oluşan bu bölgede çok cici butikler, minik restoranlar, pastaneler ve gurme dükkanlar bulunuyor. Dolaşması ve tadım yapması gerçekten çok keyifli. Yolunuz düşerse Pascal Caffet‘in müthiş eklerlerinden benim yerime de yiyin! Ama merak etmeyin bu ünlü Fransız pastanesinin başka yerlerde, hatta Fransa dışında da şubeleri var…

Çoluk çocuk nasıl sokak sokak dolaştığımızı merak ederseniz açıklayayım: Bizimkiler artık gezginliğe alıştılar. Hiç seslerini çıkarmadan, neden dolaşıyoruz diye sormadan yürüyorlar bizimle beraber. Hatta Bir Küçük Gezgin Katedral gibi ihtişamlı yapıları görünce içine girelim diye zıplıyor :) Strazburg gününde Onlar için yapabildiğimiz tek eğlenceli şey ise Gutenberg Meydanındaki tarihi atlıkarıncaya bindirmekti.

Yazımın başında da belirttiğim gibi Strazburg’da geçirdiğimiz gün Almanya Kara Ormanlar, Europa Park ve Fransa Alsas Şarap Yolu gezimizin bir parçasıydı. Tüm gezi rotası ve ilgili yazılara buradan ulaşabilirsiniz.

Benzer bir rota planlarsanız ve sorularınız olursa yorum bırakarak sorabilirsiniz. Umarım keyifle okuduğunuz ve faydalandığınız bir yazı dizisi olmuştur…