Bir Küçük Gezgin’in babası iş için 2014’de Buenos Aires’e bir seyahat gerçekleştirmişti. Kendisini blogda yazmaya ikna edemeyince ben de bir röportaj yapmaya karar verdim. İyi ki de yapmışım! Hem röportaj yapmanın keyfini tatmış oldum hem de normalde anlatacağından çok daha ayrıntılı ve güzel bilgiler verdi!
Seyahat etmeyi düşünenlerin de çok işine yarayacağını düşünüyorum. Malum Dünya’nın diğer ucu, öyle çat kapı gidilmiyor. Kaynak az… İstanbul çıkışlı uçuşta THY Sao Paolo’da dolmuşçuluk yapıp yolcu indirip bindiriyor ve toplam uçuş yaklaşık 17 saat sürüyor!
Ben yıllar önce (yaşlandım galiba!) ABD’de master yaparken Brezilya’da bir süre gezdiğim için Güney Amerika kokusunu almıştım biraz. Hani Amazonlar’a ya da Machu Picchu’ya filan gitse neyse… Sonuçta bizim kuzuyu da uzun süre tek başına bırakmak istemediğim için katılmadım bu sefer eşime ama O’nun için kendim gidiyormuş gibi bol bol araştırma yaptım. Öncelikle bunları anlatmak istiyorum.
Buenos Aires’de başlıca görülmesi gereken yerleri röportajda okuyacağınız için direkt restoran araştırmalarıma geçiyorum… Arjantin mutfağı diyince akla ilk gelen şey tabii ki de dünyaca ünlü biftekleri/etleri oluyor. Bunları da “parrilla” ‘da yemeniz gerekiyor. Parrilla hem etlerin piştiği ızgaraya hem de tipik Arjantin et lokantalarına verilen ad. Türkçe’deki ocakbaşı gibi kullanılıyor anladığım kadarıyla…
Sonuç olarak hem İngilizce hem de Arjantin kaynaklı İspanyolca sitelerde yaptığım araştırmalar sonucunda beş adet tercih edilebilecek parrilla tespit ettim:
- El Pobre Luis
- La Cabrera
- La Nelly
- Don Julio
- Las Nazaneras
Bunların içinden ben bir tane seçecek olsam El Pobre Luis’i seçerdim. Tabii bu restoranların durumu zamanla değişebilir. Hızlıca karar vermek isterseniz İspanyolca ama anlaması kolay olan bu linkteki siteye bakabilirsiniz: tık tık... En iyi parilla’nın Arjantinliler tarafından oylandığı bir site…
Röportaja geçmeden önce bir de öneri de bulunmak istiyorum. Fazla vaktiniz yoksa Buenos Aires’den Arjantin’de ilginizi çekebilecek diğer yerleri gidip görmeniz biraz zor ama eğer 1 gün ayırırsanız, hızlı feribot ile yaklaşık 1 saat 15 dakikada üstelik de başka bir ülkeye, Uruguay’a Colonia del Sacramento’ya geçebilirsiniz. Colonia del Sacramento Portekiz’lilerin kıtaya ayak bastıklarında ilk yerleştikleri yerlerden biri ve bugün bu küçük şehrin tarihi merkezi UNESCO tarafından koruma altında… Feribot için en güvenilir ve hızlı firma da Buquebus.
Artık röportaja geçebiliriz sanırım.
- Biliyorum ki gitmeden önce çok merak ediyordun Buenos Aires’i. Güney Amerika’ya da ilk gidişin. Beklentilerini karşıladı mı? Düşündüğün gibi bir yer çıktı mı?
Aslında biraz hayal kırıklığına uğradım. Güney Amerika diyince ilk aklıma gelen Şili’nin And Dağları, Machu Picchu ya da Brezilya’nın sahilleri gibi yerler oluyordu. Gittiğimde ise standart, Avrupai bir şehirle karşılaştım.
Ama anladığım kadarıyla Arjantin’in şöyle bir özelliği var: şu anda ekonomik olarak iyi değiller ama medeniyet, sağlık sistemi, eğitim sistemi olarak Güney Amerika’nın en gelişmiş ülkesi. En azından öyle görünüyor. Uçakla önce Sao Paolo’ya indik ve uçaktan bile baktığın zaman aralarında dağlar kadar fark var. Buenos Aires çok düzenli ve düzgün bir şehir. Sao Paolo’nun havaalanının sınırına kadar gecekondular gelmiş. O yüzden otantik bir Güney Amerika macerası yaşamak isteyen Buenos Aires’e gitmemeli ya da en azından sadece Buenos Aires’e gitmemeli. Ama yine de gördüğüm için memnunum.
- Buenos Aires’i beğendin mi? İnsanları nasıl? Hayat nasıl?
Dediğim gibi Buenos Aires son derece düzgün bir şehir. Şehir merkezini de direkt ABD’deki metropollere benzettim. İş ve hükümet binalarının yoğun olduğu bir merkez (downtown) var. Bir de çevrede insanların yaşadığı yerleşim kısmı var. Yerleşim alanları daha çok ABD benzeri bahçeli bir-iki katlı evlerden oluşuyor ve bunu Devlet sağlamış. Hiç evi olmayanlara çok uzun süreli kredilerle arazi ve ev imkanı vermişler ve herkes çok güzel evlerde oturuyor.
İnsanlar çok zengin değiller. Ortalama gelir durumlarının iyi olmadığı belli oluyor. Ama bu yaşama şekilleriyle ilgili yoksa fiziki şartlar açısından çok iyiler, ülke olarak çok iyiler. Devlet belli bir standardı sağlıyor. Ekonomik kriz var, onu da çok net hissediyorsun.
- Buenos Aires’de en çok nerelerden etkilendin ya da mutlaka görülmesi gereken yerler nereler sence?
Buenos Aires’de bence klasik gezilmesi gereken üç tane yer var. Bir tanesi şehrin eski büyük limanın olduğu Puerto Madero denilen bölge. Orayı yeniden düzenlemişler ve şehrin kalbur üstü sosyal hayatının yoğunlaştığı bir yer haline getirmişler. Limandaki eski ambarları kanalın yanında yan yana onlarca şık restorana dönüştürmüşler. Kanalın karşısına da lüks rezidanslar yapmışlar. Orası Buenos Aires’in en lüks semti olmuş.
İkincisi, bana en ilginç gelen yer olan Recoleta Mezarlığı. Burada mezar yerlerinin fiyatı 50.000 ABD$’dan başlıyormuş. Arjantin’in en ünlü simalarının mezarlarının olduğu yer, ki Eva Peron’un mezarı da burada. Her bir mezarlık ayrı bir kilise/tapınak gibi. İki-üç katlı olanları var. Modern olanları var. Klasik ortodoks tarzı olanları var. Enteresan bir yer. Kesinlikle görülmeye değer.
Üçüncüsü de La Boca. La Boca da Buenos Aires’e ilk gelenlerin başta yerleştiği bir yer. Daha sonra da göçmemlerin ilk indiği ve yerleştiği yer olmuş. Bunlar gemicilikle uğraşmışlar. Evleri de gemi yapımında kullanılan metal malzemelerden yapmışlar, artık boyalarla boyamışlar.O yüzden rengarenk bir mahalle görünüyor. Burası aynı zamanda Tango’nun doğduğu yer. Sokaklarında gezerken genç kızlar gelip “Size Tango yapalım mı?” diye soruyorlar. Sokaklarda Tango gösterileri yapıyorlar. Aynı zamanda açık hava sanat müzesi gibi. Ressamlar sokakta resim yapıyor. Biraz ekonomik seviyesi düşük insanların yaşadığı bir yer. Akşamları emniyet problemi var. Rehberimiz hava karardıktan sonra tek başımıza kalmamamızı söylemişti.
Bunların dışında, Arjantin’in tarihi bağmsızlık savaşlarıyla geçmiş, çok insan kaybetmişler. Şehirde bunların etkisini hissedebiliyorsun. Krallığı yıkıp özgürlüklerini aldıkları günle (25 Mayıs – Mayıs Devrimi) ilgili büyük bir bulvarları ve büyük bir meydanları var. Turistik değil ama kendileri açısından sembolik binaları, anıtları var. Merak edenler onları da gezebilir ama benim çok ilgimi çekmedi.
Bir de Askeri Diktatörlük sırasında 30,000’e yakın insan kaybolmuş ve yıllar sonra bunların toplu mezarları bulunmuş. Orası anıt haline getirilmiş.
- Yemek maceraların geçelim. Hangi restoranları deneyebildin, nasıldı? Etler nasıldı genel olarak?
Direkt ateş üstünde çubuklara takıp et pişirdikleri bir pişirme tarzları var. Hatta tüm kuzuyu bile böyle pişiriyorlar. Görüntü olarak değişik gözüküyor. Ama genel olarak biftekleri meşhur. Ayrıca şarapları da çok güzel. Etlerin de lezzetleri çok çok iyi ama ben Türkiye’deki pişirme tarzını tercih ederim.
İçinde bulunduğum ekibin programına uygun hareket ettiğim için senin bulduklarını deneme fırsatım olmadı ama tabii misafir olduğumuz için bizi genelde Puerto Madero’daki kaliteli restoranlara götürdüler. Denediklerimiz: La Bistecca, Le Grill, El Mirasol del Puerto, La Parolaccia, Esquina Carlos Gardel ve Piegari Ristorante. Ben özellikle Le Grill ve El Mirasol de Puerto’daki biftekleri beğendim. Öğle yemekleri için İtalyan restoranlarına götürdüler: La Parolaccia ve Piegari. İkisi de güzeldi.
- Tango ve Arjantin birbirleriyle özdeşleşmişler. Tango Gecesi’ne gittin mi? Nereye gittiniz? Tavsiye eder misin?
Yemekli bir Tango gecesi de organizasyona dahildi. Esquina Carlos Gardel Tango gecesinin olduğu yerdi. Tango şovu çok iyiydi ama bu tip benzer yerlerde olduğu gibi yemekler vasattı. Şov için kesinlikle tavsiye ederim.
- Arjantin’e seyahat düşünenler için pratik öneri ya da önerilerin var mı?
Tabii Eylül 2014 itibariyle konuşuyoruz. Gittiğim zaman ciddi bir ekonomik kriz vardı ve ciddi bir Dolar karaborsası vardı. Resmi Peso/ABD$ kuru 8 civarı iken, sokakta 15’e kadar çıkıyordu. Tüm turistik sistem de ona göre düzenlenmiş. Rehber, taksiciler filan herkes tanıdığı döviz bürosuna götürmeye çalışıyor. Şehir merkezinde, abartısız her iki adımda bir üstümüze insanlar “cambio, cambio” diye geliyordu ve sayısız bu. Herkes! Dolar almaya çalışıyorlar. Güvenebilirsen bralarda yüksek kurla Peso alabiliyorsun. Bir de enteresan nokta, şehirde yüksek kurdan Peso alıp, havaalanında resmi düşük kurdan tekrar Dolar alabiliyorsunuz. Ben kendim yapmadım ama yapılabildiğini duydum. Bu da tatili bedavaya getirmek için iyi bir yöntem olabilir. eğer yapılabilirse…
Bir de ilgnç birşey daha.. Havaalanında karkas halinde vakumlanmış et satıyorlar. Uçak kabul ediyorsa alınabiliyor…