Tallinn ile ilgili yazılarımı okuyup gitmeye karar verdiyseniz eğer orada yiyeceğiniz yemekleri şansa bırakmayacaksınız herhalde değil mi?
Ben her zamanki gibi seçimlerimi gitmeden önce titizlikle araştırıp, turistik mekanlardan kaçınarak yaptım. Genelde de tüm denediğimiz yerlerden memnun kaldık. Sadece son gün yorgunluktan ve vakitsizlikten rastgele bir yerde yedik ve tabii ki sonuç hüsran oldu.
Anlatmaya favori mekanımızdan başlayayım. Tallinn’de gezilecek ve görülecek yerleri anlattığım yazımda bahsettiğim, hani şu lokallerin takıldığı Telliskivi Creative City vardı ya, F-Hoone işte orada bulunan, Tallinn’liler arasında çok ama çok popüler bir yer. Eski fabrika binasından dönüştürülmüş bir yerde, rahat ve samimi bir ortamı var. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar günün her saati tercih edebileceğiniz bir yer. Yalnız haftasonu rezervasyon yaptırmanızda fayda var.
Biz özellikle hamburgerine bayıldık. Onun dışında denediğimiz herşey kaliteli malzemelerden yapılmış ve lezzetliydi. Sadece ben uzak doğu esintileri taşıyan hindistan cevizli çorbamı beğenmedim. O da benim damak tadıma uymadığı için olduğunu düşünüyorum.
Tercih ettiğimiz ikinci restoran yine genelde lokallerin gittiği bir Rus Restoranı olan Moon’du. Doğrusu Rus yemekleri ile ilgili fazla tecrübem olmadığı için yemeklerin ne kadar özgün olduğunu bilemiyorum. Zaten kendilerini modern Rus mutfağı diye tanımladıkları için herşey tam olarak Rus yemeği değildi bence. Sonuçta biz büyükanne usulü mantar, böreğe benzer pirozhikilerden ve tavuk şinitzel yedik.
Hepsi de özenle hazırlanmış lezzetli yemeklerdi. Şinitzelin kendine özgün bir tarzı vardı ve zaman zaman Avusturya’da da karşımıza çıkan tatlı bir sosla servis edilmişti. Ben sevdim ama siz riske atmamak için sosunu yanında isteyip küçük bir deneme ile başlamanızı öneririm.
Bu seferki seçimimiz Eski Şehir’de. Daha çok içki ve atıştırmalık kombinasyonu için popüler olan bu Must Puudel, aynı zamanda zengin kahvaltı seçenekleriyle de ünlü. Tabii bizim alıştığımız tarzda değil. Biz kahvaltı için tercih ettik ve sandviç ve yumurtalı bir seçim yaptık. Hepsi de taze ve güzeldi. Kahvaltı veya hızlı bir öğle yemeği için düşünebilirsiniz.
Must Puudel’in değişik, biraz retro, biraz her telden çalan ama rahat dekorasyonun da kahvaltı ve öğle yemeğine çok uygun olduğunu da belirtmeliyim.
Reval Cafe Tallinn’in ünlü bir kafe zinciri. Kahvesi güzel. Biz Eski Şehir’deki şubelerinde kahvaltı yaptık. Fırın ürünleri (sandviç ekmeği, kiş gibi) bence yeterince taze değildi. Omletleri güzeldi. Servis ise bize mi denk geldi bilmiyorum ama pek kötüydü. Eğer sizin de kaldığınız yere yakın bir şubesi vasa, pratik bir çözüm olarak düşünebileceğiniz bir yer.
Ve karşınızda yazarken bile ağzımı sulandıran çikolatacı/pastacı! El yapımı çikolataları, bol çikolatalı pastaları, ortamı herşeyi şahane! Hani Tallinn’de geziilecek, görülecek yerler yazımda bahsettiğim Masters’ Courtyard’daki şirin mekan… Ne diyeyim, denemeden dönmeyin!
Kalev Estonya’nın en büyük ve en eski çikolata ve şekerleme üreticisi. Şirketin Eski Şehir’deki kafesi de Tallinn’in en eski kafesi olma özelliğine sahip. Çikolatanın yanı sıra marzipan (badem ezmesi) de ünlü. Kafenin olduğu binada marzipandan yapılmış eski figürleri de görebiliyorsunuz. Çikolatasını çok beğenmedim ama çikolata kaplı marzipanı lezzetliydi.
Tallinn’de biraları için tavsiyedilen bir pub/restoran Hell Hunt. Neden sadece biralarının söz konusu olduğunu, son gün “yorulduk yemeğimizi de burada yiyelim” diyince anladık. Sadece bira için önerebilirim.
Bizim yaptığımız gibi şehrin ana meydanında oturup etrafı seyretmek isteyenler için iyi bir tercih. Pizzalar fena değil, kullandıkları ürünler organik, ortam keyifli. Turistik bir yere göre hiç fen değil, değil mi? Fiyatlara tabii ki manzara da eklenmiş :))
Burayı deneme fırsatımız olmadı ama fazlaca övüldüğü için kahvaltı veya öğle yemeği seçeneği olarak eklemek istedim. Aslında temelde krep ve pankekçi ama salata ve omlet de yapıyorlarmış. Sabah 11’de açıldığı için bizi kaybetti :)
O kadar gezip “şehrin en iyi kahvesini yapan yer” ünvanina sahip bir mekan atlayacağımızı düşünmediniz herhalde değil mi? Kahveleri güzeldi gerçekten, çikolatalı kurabiyeleri daha da güzel :) Tüm ısrarımıza rağmen Amerikano yapmamaları ve kahveye hakaretmiş gibi algılamaları değişik geldi.
Yerini bulmak biraz zor. Haritadan takip edip gittiğinizde yol kenarında bir süpermarket göreceksiniz, marketin karşısındaki binanın arka tarafında kalıyor. Biraz oralarda dolanırsanız bulursunuz diyeyim. Bu arada motosiklet dükkanına sonradan eklenmiş şık bir kahveci olarak tam da instagramlık bir yer olduğunu da belirteyim.
En ünlü ve ennn turistik yeri en sona bıraktım çünkü yemeklerini beğenmeyecağimizi düşündüğümüz için gitmedik! :)))) Her ikisi de tamamen orta çağ dekoru hakim: mum ışığında, tahta masalarda, yerel kıyafetli garsonlar, vs. Müze gibi gezmelik böyle yerler bence :) Bir de yerel ballı biraları denemelik!
III Drakon, Olde Hansa’nın kardeş restoranı ve butik versiyonu gibi. Sadece çorba, sosis, pay dedikleri börekimsi şeyleri var. Payları fena değildi. III Drakon Olde Hansa’ya göre daha uygun fiyatli tabii. Bu kadar ünlü olunca çok kalabalık ve havasızlardı bir de..
Olde Hansa’nın bir de dışarıda eski tariflerle yapılan şekerli badem, karamelli süt şekeri gibi ürünleri satan böyle cici bir standı var.
Bir Küçük Gezgin 